Şeker-İş, İklim Kanunu tartışmalarında kamuoyunda yayılan bilgi kirliliğine ve siyasi çelişkilere dikkat çekerek önemli bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşanan zirai don felaketinin ve iklim değişikliğinin artık bir bilimsel veri olmaktan öte, sofralarımıza ulaşan ekmeğin kaderini belirlediği vurgulandı. Sendika, bu felaketi Meclis'te konuşan vekillerin aynı zamanda İklim Kanunu'na karşı çıkmasını düşündürücü bir çelişki olarak değerlendirdi.

İklim Değişikliği Gerçeği ve Çiftçinin Çaresizliği

Şeker-İş'in açıklamasında, iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün daha da belirginleştiği ve çiftçilerin bu durumdan doğrudan etkilendiği belirtildi. Zirai don felaketinin, çiftçilerin ürünlerini kaybetmesine ve geçim kaynaklarının tehlikeye girmesine neden olduğu vurgulanırken, bu durumun görmezden gelinmemesi gerektiği ifade edildi.

Sendika, konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi:

İklim Kanunu'na Neden Karşı Çıkılıyor?

Şeker-İş, İklim Kanunu'na karşı çıkanların motivasyonlarını sorgulayarak, bu durumun arkasında yatan nedenlerin açıklanmasını talep etti. Kanunun neden engellendiği ve hangi çıkarların gözetildiği soruları kamuoyunun merakını cezbediyor. Sendika, bu konuda şeffaf bir süreç yürütülmesini ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini istedi.

İklim değişikliği ile mücadele, sadece çevresel bir sorun olmanın ötesinde, ekonomik ve sosyal boyutları da olan karmaşık bir konudur. Bu nedenle, İklim Kanunu'nun içeriği ve etkileri hakkında geniş bir tartışma zemini oluşturulması ve tüm paydaşların görüşlerinin alınması büyük önem taşımaktadır.

Sağduyu ve Gerçeklerin Savunulması

Şeker-İş, İklim Kanunu tartışmalarında sağduyunun ve gerçeklerin savunulması gerektiğini vurgulayarak, kamuoyunu doğru bilgilendirmeye ve farkındalık yaratmaya devam edeceğini bildirdi. Sendika, iklim değişikliğiyle mücadelede tüm paydaşların işbirliği yapmasının ve ortak çözümler üretmesinin önemine dikkat çekti.

Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadele stratejilerinin belirlenmesinde, çiftçilerin ve diğer ilgili sektörlerin temsilcilerinin de aktif rol alması gerekmektedir. Bu sayede, hem çevresel sürdürülebilirlik sağlanabilir hem de ekonomik kalkınma desteklenebilir.

• Sürdürülebilir Tarım: İklim değişikliğine uyumlu tarım tekniklerinin geliştirilmesi.
• Su Kaynaklarının Yönetimi: Kuraklıkla mücadele için etkin su yönetimi stratejileri.
• Enerji Verimliliği: Tarım sektöründe enerji verimliliğinin artırılması.

İklim değişikliğiyle mücadele, uzun vadeli bir süreçtir ve kararlılık gerektirmektedir. Bu süreçte, bilimsel verilerin dikkate alınması, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve tüm paydaşların işbirliği yapması büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde, gelecekte daha büyük sorunlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.