
Barışın Yolu: Türkiye için 10 Acil Adım! Şok Bildirge
Barış İçin Toplumsal Girişim'in düzenlediği "Barışın Yolunu Açmak" konferansının sonuç bildirgesi, Türkiye'nin geleceği için kritik adımlar içeriyor. Bölgesel savaş tehdidine karşı barış ve demokrasinin önemine vurgu yapılan bildirgede, nükleer silahsızlanma ve Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarının uygulanması gibi öncelikler sıralanıyor. Peki, bu bildirgede Türkiye için hangi somut adımlar öngörülüyor? İşte detaylar!
Türkiye'nin Barış Öznesi Olma Çağrısı
Bildirgede, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'taki "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ile PKK'nin kendini feshetmesinin barış yolunda atılmış önemli bir adım olduğu belirtiliyor. Bu tarihi eşikte, konferans katılımcıları, toplumun tüm kesimlerine barış ve demokrasi talebini yükseltme çağrısında bulunuyor. Barışın öznesi olma vurgusu, sürecin aktif bir parçası olma gerekliliğini ifade ediyor.
Yazar Ayşegül Devecioğlu, konferansın temel mesajını şu sözlerle özetliyor: "Ülkemizin karşı karşıya olduğu bölgesel savaş tehlikesine karşı demokratik siyaset alanının geliştirilmesi, barış ve refah içinde bir arada yaşayan bir toplumun varlığı en büyük, belki tek güvencedir. Yanı sıra Kürt sorununa Türkiye'nin demokratikleşmesi çerçevesinde çözüm öngören somut bir projenin hazırlanmasına ihtiyaç vardır, güvenlikçi zihniyeti değiştirecek çoğulcu, katılımcı bir demokrasi projesine."
Atılması Gereken 10 Acil Adım
Bildirgede, barış ve demokratikleşme için atılması gereken 10 acil adım şu şekilde sıralanıyor:
- Anayasa’nın 90/son maddesi uyarınca, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru ile ilgili kararlarına uygun hareket edilmeli.
- İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli.
- Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanununun ve yasal mevzuat AİHM ve AYM kararları doğrultusunda gözden geçirilerek antidemokratik maddeler ayıklanmalı.
- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun hukuka aykırı uygulanışıyla ilişkili tüm kanunsuz emirlere, bu emirlerin pratik sonucu olan tüm gözaltı ve tutuklama işlemlerine son verilmeli.
- AİHM kararları uygulanmadığı için hukuka aykırı bir biçimde cezaevinde tutulmaya devam edilen Kobani ve Gezi davaları dahil olmak üzere tüm siyasi hükümlü ve tutuklular serbest bırakılmalı.
- Belediyelere yönelik operasyonlar derhal son bulmalı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer başkan ve bürokratlar serbest bırakılmalı.
- Hangi davadan yargılandıklarına ve hükümlü olduklarına bakılmaksızın bütün hasta ve yaşlı mahkûmlar özgürlüğe kavuşmalı.
- Sınır ötesi operasyonlara son verilmeli.
- Müzakerelerin kolaylaşması ve toplumun yeterince bilgi sahibi olabilmesi için, hem iktidar hem Kürt kesimi tarafından muhatap olarak kabul edilen Abdullah Öcalan’ın çalışma ve toplumun çeşitli kesimlerinin temsilcileriyle iletişim kurma koşulları AİHM kararları da gözetilerek yeniden düzenlenmeli.
- OHAL döneminde çıkarılan 674 sayılı KHK ile getirilen ve yürütme organına seçilmiş belediye yöneticileri yerine kayyım atama yetkisi veren düzenlemeyi yasalaştıran 6758 sayılı yasanın 34. maddesi yürürlükten kaldırılmalı, yerel yönetimlerin idari ve mali yetkileri merkezle yetki paylaşımı yapılarak genişletilmeli, kamu yönetimi adem-i merkeziyet esasına göre yeniden yapılandırılmalı, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekinceler kaldırılmalı ve katılım hakkını düzenleyen ek protokole taraf olunmalıdır.
Barış ve Demokratik Çözüm Komisyonu
Kürt sorununun demokratik çözümü için gerekli yasal çerçevenin meclis tarafından oluşturulması ve silahsızlanma sürecinin izlenmesi için kurulması önerilen “Barış ve Demokratik Çözüm komisyonu” siyasi partilerin eşit temsili, cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bakış açısına sahip, nitelikli çoğunlukla karar alma ve sivil toplum katılımı gibi ilkeler gözetilerek bir an önce hayata geçirilmelidir. Siyasi liderler, kanaat önderleri ve özellikle medya mensupları başta olmak üzere kırıcı, buyurgan ve çatışmacı dili artık terk etmeliyiz. Savaşın çatışmanın kavganın diliyle barış olmaz.
Sonuç olarak, "Barışın Yolunu Açmak" konferansının sonuç bildirgesi, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve barış sürecinin yeniden canlandırılması için önemli bir yol haritası sunuyor. Atılması gereken adımlar, sadece siyasi değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşümü de hedefliyor. Bildirgenin hayata geçirilmesi, Türkiye'nin geleceği için umut vaat eden bir adım olabilir.









