
Felaket Alarmı! Tahıl Üretimi Tehlikede mi? İşte BM'nin Acı Raporu
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından yayımlanan son rapor, aşırı hava olaylarının tarım üzerindeki yıkıcı etkilerini bir kez daha gözler önüne serdi. Rapora göre, 1991-2023 yılları arasında yaşanan afetler nedeniyle tarım sektöründeki kayıplar 3,26 trilyon doları aştı. En büyük darbeyi ise 4,6 milyar tonluk kayıpla tahıl ürünleri aldı. Peki, bu durum Türkiye ve dünya genelindeki gıda güvenliğini nasıl etkileyecek?
İklim Krizi ve Tarım: Kayıplar Artıyor
FAO'nun "Afetlerin Tarım ve Gıda Güvenliği Üzerindeki Etkisi: Riskleri ve Etkileri Azaltmak İçin Dijital Çözümler" başlıklı raporu, iklim değişikliğinin tarım üzerindeki olumsuz etkilerinin giderek arttığını vurguluyor. Rapora göre, son 33 yılda tarım sektöründeki yıllık ortalama kayıp 99 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu kayıpların büyük bir bölümünü seller, kuraklık ve sıcak hava dalgaları gibi afetler oluşturuyor.
Kayıpların bölgesel dağılımına bakıldığında ise Asya, küresel kayıpların yüzde 47'sini oluşturarak ilk sırada yer alıyor. Amerika yüzde 22 ile ikinci, Afrika ise yüzde 19 ile üçüncü sırada bulunuyor. Ancak tarımsal GSYH'ye oranla göreli etki değerlendirildiğinde Afrika, yüzde 7,4 ile en ağır ekonomik etkiyi yaşayan kıta olarak öne çıkıyor.
Tehlike türüne göre ekonomik zarar sıralamasında ise seller ilk sırada yer alıyor. Sellerin yol açtığı hasar 1,5 trilyon doları aşarken, fırtınalar 720 milyar dolar, depremler 336 milyar dolar, kuraklıklar 278 milyar dolar, aşırı sıcaklıklar 187 milyar dolar ve orman yangınları 166 milyar dolar zarara neden oldu.
İzmir Bakırçay Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şermin Tağıl, iklim krizinin tarım için çok boyutlu bir kriz olduğunu belirterek, "Kuraklık, sel, fırtına, aşırı sıcaklık dalgaları ve ani don gibi aşırı hava olaylarının sıklık ve şiddetinde artış yaşanıyor. Bu durum, tarımsal üretimi doğrudan tehdit ediyor" dedi.
Türkiye'yi Neler Bekliyor?
Prof. Dr. Şermin Tağıl, Türkiye'nin iklim değişikliğinden nasıl etkilendiğine dair önemli açıklamalarda bulundu. Tağıl, Akdeniz iklim kuşağının küresel ortalamadan yüzde 20 daha hızlı ısındığını ve bu durumun Türkiye'de yağış azalmaları, şiddetli kuraklıklar ve aşırı hava olaylarının artışı olarak yansıdığını söyledi. Ayrıca, Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 88'inin çölleşme riski taşıdığını ve özellikle Batı ile Güneybatı Anadolu'da kuraklığın belirgin şekilde hızlandığını vurguladı.
Peki, bu olumsuz tablo karşısında neler yapılabilir? Prof. Dr. Tağıl, iklim kriziyle mücadelede alınabilecek önlemler arasında havza bazlı su yönetimini, su hasadını, dikey tarım ve topraksız tarım gibi yeni nesil teknikleri saydı. Bu yaklaşımların su tasarrufu sağladığını ve değişen iklim koşullarına daha hızlı uyum imkânı sunduğunu belirtti.
- Havza bazlı su yönetimi: Su kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlar.
- Su hasadı: Yağmur sularının toplanarak kullanılması, su kaynakları üzerindeki baskıyı azaltır.
- Dikey tarım ve topraksız tarım: Sınırlı alanlarda daha fazla ürün elde edilmesini sağlar.
FAO raporu ve Prof. Dr. Tağıl'ın değerlendirmeleri, aşırı hava olaylarının tarımda hem fiziksel hem de ekonomik ölçekte kayıplara yol açtığını gösteriyor. Bu durum, bölgesel ve tür bazlı kırılganlıkların farklı politikalar ve afet risk yönetimi ile ele alınması gerektiğini ortaya koyuyor. Aksi takdirde, gelecekte gıda güvenliği konusunda ciddi sorunlarla karşılaşabiliriz.
İklim kriziyle mücadele ve tarım sektörünün sürdürülebilirliği için acil önlemler alınması gerekiyor. Aksi halde, gelecek nesiller için gıda güvenliği büyük bir tehdit oluşturacak. Unutmayalım ki, topraklarımızı ve su kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi korumak demektir.












