
İşkenceci Polislere İyi Hal İndirimi Şoku! Adalet mi, Muafiyet mi?
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin (İstinaf),Onur Yaser Can davasında işkenceci polislere iyi hal indirimi istemesi büyük yankı uyandırdı. 'Resmi belgeyi bozdukları veya yok ettikleri' gerekçesiyle 6'şar yıl hapis cezasına çarptırılan dört polisin yeniden yargılanması talep edildi. Bu karar, adalet arayışını yeniden alevlendirirken, zaman aşımı tehlikesini de beraberinde getirdi.
İstinafın Kararı: İyi Hal İndirimi Gerekçesi
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği 6'şar yıllık hapis cezası, İstinaf tarafından bozuldu. İstinaf, polislerin haklarında tüm lehe hükümlerin uygulanmasını istemelerine rağmen, mahkemenin TCK 62. maddesini (Takdiri indirim nedenleri) neden uygulamadığını tartışmamasını gerekçe gösterdi. Bu durum, sanık polislerin yeniden yargılanmasına yol açacak. Duruşma 20 Haziran'da görülecek ve Onur Yaser Can için adalet mücadelesi bir kez daha başlayacak.
Ezgi Sevgi Can'dan Sert Tepki: "Kabul Edilemez"
Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, istinaf mahkemesinin kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve vicdani olarak kabul edilemez olduğunu vurguladı. Can, avukatlarıyla birlikte yaptığı basın açıklamasında şunları dile getirdi:
Değiştirildiği, yok edildiği, gizlendiği bilirkişi raporlarıyla sabit olan bu resmi belgeler, Onur Yaser Can'ın intihara sürüklenmesine neden olan psikolojik ve fiziksel işkence ile doğrudan bağlantılı kanıtlardı. Kanıtların tahrif edildiği mahkeme kararıyla tescil edildi. Ancak, bunun neden yapıldığını ne mahkeme etkin bir şekilde araştırdı ne de duruşmaya bir defa bile getirilmeyen sanıklar açıkladı.
Ezgi Sevgi Can, kararın sanık polisleri ve amirlerini koruma amacı taşıdığını düşünmekte ve sürecin zaman aşımına uğratılarak 15 yıldır verdikleri hukuk mücadelesini zayıflatma amacı güttüğünü belirtiyor. Ayrıca kamuoyunu davalarına destek vermeye çağırıyor.
Onur Yaser Can Olayı: Adalet Arayışı Hiç Bitmedi
28 yaşındaki mimar Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010'da İstanbul Harbiye'de esrar satın aldığı iddiasıyla gözaltına alındı. Götürüldüğü Narkotik Şube Müdürlüğü'nde polisin işkence, cinsel taciz ve aşağılamalarına maruz kaldı. İfadesini değiştirmesi için farklı tarihlerde karakola çağrılan ve muhbirlik yapması istenen Can, 23 Haziran 2010'da oturduğu evin balkonundan atlayarak intihar etti. İntiharından önce kaleme aldığı notta yaşadığı işkenceleri detaylı bir şekilde anlattı. Bu olay, Türkiye'de büyük bir infial yaratmış ve uzun yıllardır adalet arayışı devam etmektedir.
- Gözaltında çırılçıplak soyuldu.
- Duvara yaslanması söylendi.
- Çömeltilerek bekletildi.
- Ağlayan, polislere yalvaran bir kişinin sesi dinletildi.
- Tokatlandı, sözlü olarak aşağılandı.
- Muhbirlik yapması söylendi.
Oğullarının yaşamını yitirmesinin ardından adalet mücadelesi başlatan ailesi, bir sonuç alamadı. Savcılık, işkence iddialarına takipsizlik verdi. Can’ı gözaltına alan iki polis hakkında, gözaltı evrakında sahtecilik yaptıkları gerekçesiyle dava açıldı. Annesi Hatice Can, oğlunun acısına dayanamayarak 2 Mart 2014’de intihar etti. Baba Mevlüt Can da 8 Ekim 2019’da hayatını kaybetti. Aileden geriye küçük kardeş Ezgi Sevgi Can kaldı.
Adalet Mücadelesi Devam Ediyor
Onur Yaser Can davası, Türkiye'deki adalet sisteminin işleyişi ve polis şiddeti konularında önemli bir sembol haline geldi. İstinaf mahkemesinin kararı, adalet arayışını yeniden alevlendirirken, davanın seyrini nasıl etkileyeceği merak konusu. Ezgi Sevgi Can'ın kararlılığı ve kamuoyunun desteğiyle, adalet yerini bulacak mı, yoksa bu dava da faili meçhul dosyalar arasına mı karışacak, zaman gösterecek.