Marmara Denizi'nde Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul'da yaşayan vatandaşları derinden etkiledi. Depremin ardından birçok kişi, artçı sarsıntı korkusuyla evlerine girmekte tereddüt etti. Bu durum, özellikle Bahçelievler gibi yoğun nüfuslu bölgelerde yaşayanların geceyi parklarda ve açık alanlarda geçirmesine neden oldu.

Deprem Korkusu Parklara Yansıdı

Depremin hemen ardından, Bahçelievler Kuleli Parkı gibi alanlar, vatandaşların sığınağı haline geldi. Bazı vatandaşlar yanlarında getirdikleri battaniyelerle parklarda uyumaya çalışırken, bazıları ise sabahın erken saatlerine kadar ayakta bekledi. Parklarda kurulan küçük çadırlar, depremin yarattığı travmanın ve belirsizliğin somut bir göstergesi oldu. Vatandaşlar, "Hala sallanıyor gibi hissediyoruz. Evimize girmeye korkuyoruz" şeklinde konuştular.

Deprem sonrası yaşanan panik ve endişe, insanların sosyal hayatlarını da etkiledi. Normalde evlerinde aileleriyle birlikte vakit geçiren insanlar, geceyi tanımadıkları kişilerle birlikte parklarda geçirmek zorunda kaldı. Bu durum, depremin sadece fiziksel değil, psikolojik etkilerinin de ne kadar derin olduğunu gözler önüne serdi.

Vatandaşlar Ne Yaptı?

Deprem sonrası parklarda yaşananlar şöyleydi:

• Bazı vatandaşlar yanlarında getirdikleri sandalyelerde oturdu.
• Çocuklar oyun parklarında vakit geçirmeye çalıştı.
• Bazı aileler battaniyelere sarılarak uyumaya çalıştı.
• Sabahın erken saatlerinde bazı vatandaşlar kahvaltı yaptı.

Depremin ardından birçok kişi, sosyal medya üzerinden de yaşadıklarını paylaştı. Özellikle Twitter ve Instagram gibi platformlarda, parklarda çekilen fotoğraflar ve videolar hızla yayıldı. Bu paylaşımlar, depremin etkilerini ve insanların yaşadığı korkuyu daha geniş kitlelere ulaştırdı.

Depremin Ardından Hayat Devam Ediyor

İstanbul'da yaşanan deprem, bir kez daha Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesine neden oldu. Uzmanlar, olası büyük bir depreme karşı hazırlıklı olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bireysel olarak alınacak önlemlerin yanı sıra, binaların depreme dayanıklılığı konusunda da daha ciddi adımlar atılması gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, deprem değil, dayanıksız binalar öldürür.

İstanbul'da yaşanan bu son deprem, sadece bir başlangıç olabilir. Bu nedenle, hem bireysel hem de toplumsal olarak deprem bilincinin artırılması ve gerekli önlemlerin alınması büyük önem taşıyor. Geceyi parklarda geçirmek zorunda kalan vatandaşların yaşadığı bu deneyim, deprem gerçeğinin ne kadar acı olduğunu bir kez daha hatırlattı.