Ortak Akıl: Türkiye'nin Diriliş ve Yeniden İnşa Stratejisi
Gündem

Ortak Akıl: Türkiye'nin Diriliş ve Yeniden İnşa Stratejisi


22 May 20255 dk okuma17 görüntülenmeSon güncelleme: 11 August 2025

Ortak akıl, bir toplumun tarihsel birikimi ve geleceğe yönelik yürüyüşüdür. Devletin stratejik zekası, milletin sağduyusu, ailenin iç huzuru, İslam'ın hikmet dolu rehberliği, âlimlerin ve bilim insanlarının ilmi birikimi, kültürün ve örfün süzülmüş irfanı ile kurumsal ve sivil yapının işbirlikçi anlayışı, bir ülkenin ortak aklının temel taşlarını oluşturur. Bu akıl, kişisel çıkarların ve günübirlik hedeflerin ötesinde, toplumsal fayda ve uzun vadeli medeniyet hedefleri etrafında şekillenir.

Ortak Aklın Önemi ve Stratejik Değeri

Milletin refahı, devletin bekası, ailenin huzuru, vatandaşın güveni ve umudu; ortak aklın birlik, dayanışma, iletişim ve istişare temelinde attığı adımlarla mümkündür. Ortak akıl, kriz anlarında dağılmayı değil kenetlenmeyi, tehdit karşısında yılmayı değil stratejik akıl yürütmeyi öğütler. Bu nedenle, sağlıklı toplumlar ortak aklı sadece duygusal bir tepki değil, sistemli bir irade ve planlı bir dayanışma aracı haline getirirler.

Küresel tehditler karşısında ortak aklın stratejik önemi büyüktür. Bugün dünya, diplomatik krizlerden ekonomik sömürüye, teknolojik manipülasyonlardan kültürel asimilasyona kadar çok katmanlı tehdit ve meydan okumalarla karşı karşıyadır. Kapitalist, emperyalist ve oryantalist sistemlerin, toplumları zayıflatma ve milli iradeleri parçalama yönündeki baskılarına karşı durabilecek en güçlü mekanizma, sağlam bir ortak akıl ve onun ürettiği stratejik bilinçtir.

Ortak Akıl ile Geleceği İnşa Etmek

Ortak akıl, sadece tehditleri savuşturmaz; aynı zamanda geleceği inşa eder, yeni çağın gerekliliklerine uygun özgün çözümler üretir, dışa bağımlılığı azaltır ve milletin öz güvenini güçlendirir. Birlik, bilinç ve bereket üçgeninde ortak akıl hareketi hayati derecede önemlidir. Ortak aklın en büyük meyvesi, bir milleti moral ve motivasyon olarak diri, sosyal olarak güçlü, ekonomik olarak üretken ve siyasi olarak hür ve bağımsız kılmasıdır.

Bu doğrultuda geliştirilecek eğitim politikaları, kültür ve siyaset stratejileri, aileyi koruyan sosyal yapılar ve gençliği kuşatan değer merkezli çalışmalar, hem iç barışı ve huzuru sağlar hem de dışa karşı sağlam bir duruş ve güç kazandırır. Ortak akıl, yalnızca kriz anlarında hatırlanan bir dayanışma biçimi değil; sürekli işleyen, katılımcı, dinamik ve ilimle beslenen bir yönetim aklı olmalıdır.

Medeniyetin Yeniden İnşasında Ortak Aklın Rolü

Medeniyetlerin yarıştığı, kültürlerin ve değerlerin çatıştığı bu çağda, bir milletin en güçlü silahı, en ileri teknolojiden önce; vicdanla, hikmetle, ferasetle ve ilimle yoğrulmuş; vatan, millet, bayrak ve insan merkezli ortak aklıdır. Ortak akıl, medeniyetimizin, temel değerlerimizin ve devlet geleneğimizin yeniden inşasında stratejik bir mihenk taşıdır.

İbni Haldun'un "asabiyet" dediği o güçlü sosyal bağları ilmek ilmek dokurken, aynı zamanda modern çağın karmaşık tehditlerine karşı ferasetle örülmüş bir kalkan işlevi görür.

Günümüzün çok katmanlı küresel savaşlarında, ortak aklın stratejik önemi katbekat artmıştır: Yapay zekâ destekli algı operasyonlarına karşı doğru ve bilinçli medya okuryazarlığı eğitimleri, şahsiyet eğitimi, ekonomik kırılganlığa karşı yerli üretim seferberliği, kültürel kimlik erozyonuna karşı aile odaklı sosyal politikalar ve değerler eğitimi, bu aklın somut tezahürleridir.

Ortak akıl, milletin içtenlikle sahip çıktığı bir seferberliğe dönüşmelidir. Böylece çevresindeki baskıcı, yıpratıcı ve itibarsızlaştırıcı güçlere karşı güçlü, itibarlı, örnek ve sözü dinlenir bir ülke; içinde barışı, refahı, huzuru, birlik ve dirliği sağlamış bir millet olarak sahnede yerini alır. Ortak akıl, bir milletin tarihî hafızasıyla gelecek vizyonunu buluşturan kolektif şuurdur; devletin stratejik derinliği, milletin sağduyulu refleksi, âlimlerin hikmet dolu rehberliği, resmî ve sivil kurumların sinerjik iş birliğiyle beslenen canlı bir organizmadır.