ABD'de doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk'ün gözaltına alınmasıyla başlayan hukuki süreçte ilk duruşma yapıldı. Avukatlarının Boston Federal Mahkemesi'nde açtığı habeas corpus davasında, ICE'nin (Gümrük ve Göçmenlik Muhafaza) tutuklama ve nakil işlemleri sorgulandı. Duruşmaya Rümeysa Öztürk, tutuklu bulunduğu yerden uzaktan katıldı.
Duruşmada Neler Konuşuldu?
Rümeysa Öztürk'ün avukatları, müvekkillerinin gözaltına alındıktan sonra gece yarısı eyalet dışına transfer edilmesinin hukuka aykırı olduğunu savundu. Avukatlar, bu naklin bilerek yapıldığını ve mahkemenin yargı yetkisini aşındırmayı amaçladığını iddia etti. Hükümetin mahkemeye sunduğu zaman çizelgesi, ICE'nin operasyonunun dikkatlice planlandığını gösterdi. Öztürk'ün avukatlarından Mahsa Khanbabai, Boston Bölge Mahkemesi'ne acil dilekçe sunduktan kısa süre sonra Öztürk'ün Vermont'a nakledildiğini belirtti.
Federal Savcı Mark Sauter ise, davanın Öztürk'ün fiilen bulunduğu bölgede, yani Vermont veya Louisiana'da açılması gerektiğini savundu. Sauter, ICE'nin nakil sürecinin rutin prosedürlere dayandığını iddia etti. Ancak Öztürk'ün avukatları, ICE'nin bilinçli olarak Öztürk'ün yerini gizlediğini ve avukatına bilgi vermediğini vurguladı. Avukatlar, "Öztürk'ün ailesi ve avukatı, nerede olduğunu yaklaşık 20 saat boyunca öğrenemedi" dedi.
Hukuki Süreç Nasıl İlerleyecek?
Duruşmaya katılan Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) avukatlarından Brett Max Kaufman, "Hükümet burada sadece bir öğrenciyi tutuklamadı, anayasal hakları fiilen devre dışı bırakan bir strateji yürüttü" dedi. Yargıç Denise J. Casper, yargı yetkisinin aşındırılmasına yönelik argümanları ciddiyetle dinledi ve hükümetin zamanlama savunmasına eleştirel yaklaştı. Yargıç Casper, kararını kısa sürede açıklayacağını belirterek duruşmayı erteledi.
Rümeysa Öztürk'ün davası, ABD'deki göçmenlik politikaları ve yargı yetkisi tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Dava süreci, hem hukuki hem de siyasi açıdan yakından takip ediliyor. Özellikle insan hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, Öztürk'ün haklarının korunması için çaba gösteriyor. Bu tür davaların, gelecekteki göçmenlik uygulamaları üzerinde önemli etkileri olabileceği düşünülüyor.
