08 Mayıs 2025 Perşembe

Şişli'deki Bahar Aksu Cinayeti: Cenaze Neden Camiden Kalktı?

İstanbul Şişli'de yaşanan vahşet, Türkiye'yi derinden sarstı. 34 yaşındaki Bahar Aksu, eski eşi Rüstem Elibol tarafından sokak ortasında acımasızca katledildi. Bu elim olayın ardından, Bahar Aksu'nun cenaze töreniyle ilgili ortaya çıkan bir durum, kamuoyunda büyük bir tartışma başlattı. Aksu'ya ait kilise ayini görüntüleri yayınlanmasının ardından, cenazesinin neden camiden kaldırıldığı sorusu, birçok insanın aklında soru işaretleri yarattı.

Cenaze Neden Camiden Kaldırıldı?

Bahar Aksu'nun Hristiyan inancına mensup olduğu biliniyor. Bu durum, cenazesinin neden camiden kaldırıldığı sorusunu daha da önemli hale getiriyor. Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda, "Hristiyan birinin cenazesi neden camide kaldırılıyor? Kadının inancına neden saygı göstermiyorsunuz?" şeklinde tepkiler yükseliyor.

Cenaze törenlerinin, ölen kişinin inançlarına uygun olarak düzenlenmesi, evrensel bir ilkedir. Bu ilke, farklı inançlara sahip insanların bir arada yaşadığı toplumlarda, saygı ve hoşgörünün bir göstergesi olarak kabul edilir. Bahar Aksu'nun cenazesinin camiden kaldırılması, bu ilkeye aykırı bir durum olarak değerlendiriliyor ve bu durum, kamuoyunda haklı bir şekilde eleştiriliyor.

Bu tür durumlarda, ailelerin ve ilgili kurumların, ölen kişinin vasiyetini ve inançlarını dikkate alarak hareket etmesi büyük önem taşıyor. Cenaze töreninin, ölen kişinin inancına uygun bir şekilde düzenlenmesi, hem ölen kişiye saygının bir ifadesi olacak, hem de toplumda birlik ve beraberlik duygularının güçlenmesine katkı sağlayacaktır.

Türkiye'de Dini Özgürlükler ve Cenaze Törenleri

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, din ve vicdan özgürlüğünü güvence altına almıştır. Herkes, istediği dine inanmakta, ibadetlerini serbestçe yapmakta ve dini inançlarını özgürce ifade etmekte serbesttir. Bu özgürlükler, cenaze törenlerini de kapsamaktadır. Cenaze törenleri, ölen kişinin dini inançlarına ve geleneklerine uygun olarak düzenlenmelidir.

Türkiye'de, farklı inançlara mensup insanların cenazeleri için farklı uygulamalar bulunmaktadır. Örneğin, Hristiyan cenazeleri genellikle kiliselerde düzenlenen törenlerle defnedilirken, Müslüman cenazeleri camilerde kılınan cenaze namazının ardından defnedilir. Bu uygulamalar, farklı inançlara saygının ve hoşgörünün bir göstergesi olarak kabul edilir.

Bahar Aksu olayında yaşanan durum, cenaze törenlerinin düzenlenmesinde daha dikkatli ve hassas olunması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. İlgili kurumların ve ailelerin, ölen kişinin inançlarını dikkate alarak hareket etmesi, bu tür tartışmaların önüne geçilmesine yardımcı olacaktır.

  • Dini Özgürlükler: Anayasa ile güvence altına alınmıştır.
  • Cenaze Törenleri: Ölen kişinin inancına uygun olmalıdır.
  • Saygı ve Hoşgörü: Farklı inançlara sahip insanlara gösterilmelidir.

Kadın Cinayetleri ve Toplumsal Duyarlılık

Bahar Aksu'nun vahşice katledilmesi, Türkiye'de kadın cinayetlerinin ne kadar acı bir gerçek olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Kadın cinayetleri, sadece birer adli vaka değil, aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Bu sorunun çözümü için, toplumun tüm kesimlerinin duyarlı olması ve sorumluluk alması gerekmektedir.

Kadın cinayetlerinin önlenmesi için, öncelikle şiddetin her türlüsüne karşı sıfır tolerans gösterilmesi gerekmektedir. Şiddeti teşvik eden söylemlerden kaçınılmalı, kadınların güçlenmesi ve toplumsal hayata eşit katılımı desteklenmelidir. Ayrıca, yasal düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması ve caydırıcı cezaların verilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Bahar Aksu'nun acı kaybı, kadın cinayetlerine karşı mücadelede bir dönüm noktası olmalıdır. Toplum olarak, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için elimizden geleni yapmalı, kadınların güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşayabileceği bir ortam yaratmak için çaba göstermeliyiz.

Bahar Aksu'nun cenazesinin camiden kaldırılmasıyla ilgili yaşanan tartışmalar, Türkiye'de dini özgürlükler, cenaze törenleri ve kadın cinayetleri gibi önemli konuları gündeme getirmiştir. Bu konuların, toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla açık ve dürüst bir şekilde tartışılması, daha adil ve hoşgörülü bir toplumun inşasına katkı sağlayacaktır. Unutmayalım ki, her bir bireyin inancı, yaşam tarzı ve düşüncesi, saygıyı hak etmektedir.

İlgili Haberler