
Sivas Madımak: Adalet Arayışı Hâlâ Yanıyor!
2 Temmuz 1993... Sivas... Bu tarih, Türkiye'nin hafızasında derin bir yara olarak kaldı. Pir Sultan Abdal Şenlikleri için toplanan aydınlar, yazarlar, ozanlar ve şairler, Madımak Oteli'nde karanlık bir kalabalığın hedefi oldu. O gün yaşananlar, sadece bir otel yangını değil, aynı zamanda bir insanlık dramıydı. Peki, aradan geçen yıllara rağmen adalet neden hala yerini bulmadı?
Madımak'ta Neler Yaşandı?
Madımak Oteli, o gün hayatla ölüm arasında bir eşikti. İçeri girenlerin birçoğu, dışarıdaki örgütlü öfke nedeniyle bir daha çıkamadı. Aziz Nesin'i hedef alan, ancak aslında tüm aydınları ve farklı düşünceleri yok etmeyi amaçlayan bir linç girişimiydi bu. Kalabalık, "tekbir" sloganlarıyla oteli ateşe verirken, devletin sessizliği ve yetkililerin duyarsızlığı olayın boyutunu daha da derinleştirdi.
- 33 aydın, yazar ve sanatçı hayatını kaybetti.
- İki otel çalışanı görevleri başında can verdi.
- Aziz Nesin, mucizevi bir şekilde kurtuldu ancak hedef gösterilmeye devam etti.
Yangın sadece ahşabı değil, bir halkın hafızasını da tutuşturdu. Çığlıklar sadece dumanla boğulmadı, geleceğin üstüne kilitlendi. Nesimi Çimen, Hasret Gültekin, Metin Altıok gibi isimler, bir ülkenin vicdan defterinden silinmek istendi.
Adalet Arayışı ve Hukuk Süreci
Katliamın ardından başlatılan hukuk süreci, adaleti sağlamaktan çok uzak kaldı. İdam cezaları verildi, ancak infaz edilmedi. Sanıklar kaçtı, bazıları hiç bulunamadı. Zaman aşımı kararıyla dava düştü ve bu karar, kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı. Başbakan Erdoğan'ın "Milletimize hayırlı olsun" sözleri ise, acıları daha da derinleştirdi.
Yıllar geçti, bazı sanıklar milletvekili oldu. Madımak'ın küllerinden saraylar yükseldi. Ve Temel Karamollaoğlu, “Bu katliam değildir” diyerek yürüdü muhalefet masasına. İttifaklar kuruldu, hafızalar silindi. Yananlar değil, unutanlar alkışlandı.
Unutmamak Direnmektir
Sivas Katliamı'nın acısı hala taze. Nesimi Çimen’in oğlu Mazlum'un babası için yazdığı türkü, o gün yaşananların unutulmaması gerektiğini haykırıyor. "Öyle ağırım ki kendime Sen benden gittin gideli" dizeleri, sadece bir aşk şarkısı değil, aynı zamanda bir adalet çığlığı.
Bugün hala yanmakta olan bir şey varsa, o adalettir. Bugün hala susmakta olan bir şey varsa, o hafızadır. Ancak unutmamak direnmektir. Unutturmamak, insanca yaşamanın asgari şartıdır. Şilili devrimcilerin dediği gibi: "Hafızası olmayan halkın, geleceği olmaz." Sivas'ı unutma. Unutturma.