
Sur Cinayetleri Protestosuna Soruşturma! Erdoğan'a Hakaret Mi Ettiler?
Türkiye'yi sarsan Sur cinayetleri protestosu yeni bir boyut kazandı. Fatih surlarında vahşice katledilen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in anısına yapılan protesto gösterisi, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla soruşturmaya dönüştü. Beş kadın öğrenci, bu iddia ile İstanbul Anadolu 24. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak. Peki, öğrenciler neyle suçlanıyor ve bu dava ne anlama geliyor?
Sur Cinayetleri: Unutulmayan Acı
İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in Fatih surlarında hunharca öldürülmesi, Türkiye'de büyük bir infiale yol açmıştı. Kadın cinayetlerine karşı duyarlılığı artırmış ve birçok protesto eylemine zemin hazırlamıştı. Bu eylemlerden biri de, beş kadın öğrencinin gerçekleştirdiği ve şimdi "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla yargılandıkları protesto gösterisi oldu.
Öğrencilerin avukatları, suçlamaların asılsız olduğunu ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Ancak savcılık, protesto sırasında atılan sloganların ve açılan pankartların Cumhurbaşkanı'nın onur, şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikte olduğunu iddia ediyor.
İfade Özgürlüğü Mü, Hakaret Mi?
Bu davanın en önemli tartışma noktası, ifade özgürlüğü sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği. Eleştiri ve protesto hakkının, hakaret ve aşağılama boyutuna ulaşıp ulaşmadığı sorusu, hukukçular arasında da farklı yorumlara neden oluyor.
Türkiye'de ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmıştır. Ancak bu hakların sınırları, başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma, kamu düzenini sağlama ve devletin itibarını koruma gibi gerekçelerle belirlenebilir. Bu davada da mahkeme, bu dengeyi gözeterek bir karar verecek.
Davanın seyrini etkileyebilecek bazı faktörler:
- Protesto sırasında atılan sloganların ve açılan pankartların içeriği
- Öğrencilerin eylemlerindeki kasıt unsuru
- Cumhurbaşkanı'nın kamuoyu nezdindeki itibarı
- Benzer davalarda verilen emsal kararlar
Bu dava, Türkiye'de ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi görünüyor. Kararın, benzer protesto eylemleri ve ifade özgürlüğü davaları için emsal teşkil edeceği de unutulmamalı.
Sonuç olarak, Sur cinayetleri protestosu sonrası açılan bu dava, sadece beş öğrencinin değil, Türkiye'deki ifade özgürlüğünün de sınavı olacak. Mahkemenin vereceği karar, hem adalet arayışındaki İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in aileleri için, hem de ifade özgürlüğünü savunanlar için büyük önem taşıyor. Davanın sonucu, Türkiye'deki protesto kültürü ve siyasi iklim üzerinde de önemli etkiler yaratabilir.