TikTok Suçları: Yeni Nesil Çeteler Nasıl Türedi? Şok Analiz!
Gündem

TikTok Suçları: Yeni Nesil Çeteler Nasıl Türedi? Şok Analiz!


12 November 20255 dk okuma3 görüntülenmeSon güncelleme: 12 November 2025

Gazeteciler Sadık Güleç ve Osman Çaklı'nın kaleme aldığı "Yeni Nesil Çeteler" kitabı, günümüzdeki suç örgütlerinin evrimini ve özellikle gençlerin bu yapılara nasıl dahil olduğunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Kitap, çocukları sadece "suçlu" olarak etiketlemenin yetersiz olduğunu, aslında onların devletin ve toplumun yarattığı boşluklarda tutunmaya çalışan gençler olduğunu vurguluyor. Bu analiz, suçun kökenlerine inerek daha kapsamlı bir bakış açısı sunuyor.

Sosyal Medyanın Suç Dünyasına Etkisi

Sadık Güleç, geleneksel mafya yapısından farklı olarak, yeni nesil çetelerin eylemlerini sosyal medyada sergilemelerinin dikkat çekici olduğunu belirtiyor. Motosikletli eylemler ve mekan kurşunlamaları gibi olayların TikTok'ta paylaşılması, görünürlüğün amaç haline geldiğini gösteriyor. Güleç, politik mahallelerde sol söylemlerin ve marşların estetik bir dekor gibi kullanıldığını ifade ediyor. Bu durum, suçun sadece maddi değil, aynı zamanda ideolojik bir boyutunun da olduğunu ortaya koyuyor.

2013'ten günümüze kadar yaşanan değişimleri değerlendiren Güleç, Hasan Ferit Gedik cinayetinden Sinan Ateş suikastına kadar birçok saldırı olayında sanıkların büyük çoğunluğunun gençlerden oluştuğunu belirtiyor. Bu durum, tetikçiliğe geçiş eşiğinin düşüklüğünü ve gençlerin kolaylıkla suç örgütlerine dahil olabildiğini gösteriyor. Mahallede torbacılıkla başlayan süreç, mekan kurşunlamaya ve "bölge hakimiyeti" ilanına kadar uzanabiliyor. Güleç'e göre, bu durumun altında yatan sosyolojik nedenler arasında zorunlu göçün mirası, yoksulluk, parçalanmış aileler ve aidiyet arayışı bulunuyor. "Daltonlar, Çirkinler Red Kit" gibi isimler, gençler için bir tür taraftarlık kimliği yaratıyor ve bu kimlik onlara güven, güç ve görünürlük vaat ediyor.

Sosyal medyanın rolüne de dikkat çeken Güleç, gençlerin ellerinde uzun namlularla ara sokaklarda video çekmelerini ve lüks araçları vitrinin merkezine koymalarını eleştiriyor. Yakalanmaktan çok izlenmeyi önemseyen bu gençler, dijital bir rekabet ortamı yaratarak yeni katılımları tetikliyor.

Politik Mahallelerdeki Çatlaklar ve Gençlerin Dijital İzleri

Osman Çaklı, bu yapıların özellikle politik mahallelerin "çatlaklarından" sızdığını ifade ediyor. Gülsuyu, Gazi, Okmeydanı gibi semtlerde bir tür kontra girişim olarak beliren bu yapılar, ittifaklarını sürekli değiştirerek sahayı yeniden paylaşıyorlar. Barış Boyun örneğinde olduğu gibi, üstte bir isim varken altta farklı grupların yer alması, bu yapıların karmaşıklığını ve değişkenliğini gösteriyor.

Çaklı, gençlerin dijital izlerini gösteren somut örnekler paylaşıyor. Serdar Öktem cinayetinde gözaltına alınan genç bir failin ifadesinde, tüm dünyasının TikTok'ta şekillendiği görülüyor. Dinlediği müzikten arkadaş çevresine kadar her şeyin sosyal medyada yer alması, internetin gençlerin hayatındaki önemini vurguluyor. Bazı videolarda Kürt siyasal literatürüne yakın bir jargonun, bazılarında ise rap ve protest estetiğin öne çıkması, gençlerin farklı ideolojilerden etkilenebildiğini gösteriyor. Çaklı'ya göre, bu çocuklar internetin içinde doğmuş ve iletişim teknolojilerini hem teşhir hem de istihbarat için kullanıyorlar.

Meselenin sınıfsal boyutuna da dikkat çeken Çaklı, Okmeydanı ve Esenyurt gibi yerlerde tekstil atölyelerinde 12 saat çalışıp asgari ücretin bile altında bir gelire razı olan gençlerin olduğunu belirtiyor. Evin geçimine katkıda bulunma zorunluluğu, kestirme para kazanma vaadi ve mahalledeki "başarmış" örnekler, bu çocukları cezbediyor. Ailelerin çoğu zaman gelire muhtaç olması, paranın kaynağını bilseler bile susmalarına neden oluyor. Devletin eğitim ve sosyal politika alanlarında yarattığı boşluklar da bu zemini genişletiyor.

Çaklı, sadece cezayı büyüten reflekslere itiraz ediyor ve "Yetişkin gibi yargılansınlar demek kolay ama çözüm değil. Bu, eğitim, sosyal hizmet, istihdam ve mahalle politikalarıyla birlikte ele alınması gereken bir toplumsal mesele" diyor. Şiddetin araç olmaktan çıkıp amaç haline geldiği bir durumda, hayatı boyunca şiddetten başka ilişki görmeyen çocuklar için tek dil haline geldiğini vurguluyor.

Çözüm Önerileri ve Medyanın Rolü

Güleç, medyanın bu konuya olan ilgisinin yetersiz olduğunu eleştiriyor. Çok sanıklı davalara bile az sayıda muhabirin gitmesi, sansasyonel suikastların konuşulması ancak "bu çocuklar kim, nerede yaşıyor, hangi hikayeden geliyor" sorusunun ihmal edilmesi, medyanın sahayı kaçırdığını gösteriyor.

Çaklı, çıkış yolunu şöyle özetliyor: "Ceza tek başına çözmez. Mahalle temelli gençlik merkezleri, gece aydınlatması gibi basit kentsel önlemler, güvenli ve güvenceli istihdam, dijital kültür okuryazarlığı, sosyal hizmetin gerçekten sahaya inmesi gerekiyor. Devlet, belediye ve sivil toplum birlikte, erken yaşta temas kurmazsa bu ağlar daha da profesyonelleşiyor."

Güleç, "yeni nesil çete" tanımının altını çizerek, meselenin sadece suç örgütleri olmadığını, sosyal medyanın hızlandırdığı, kimlik ve aidiyet vaadiyle büyüyen yeni bir kültür olduğunu vurguluyor. Görünürlüğü ödül, şiddeti dil yapan bu kültürü anlamadan hiçbir güvenlik önleminin işe yaramayacağını belirtiyor. Çocuğu suçtan çekmek için önce ona başka bir gelecek göstermek gerektiğini ifade ediyor.

Sonuç olarak, "Yeni Nesil Çeteler" kitabı, suçun sadece bir güvenlik sorunu olmadığını, aynı zamanda sosyolojik, ekonomik ve psikolojik boyutları olan karmaşık bir olgu olduğunu ortaya koyuyor. Kitap, çözüm önerileriyle birlikte, bu sorunun üstesinden gelmek için bütüncül bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini vurguluyor. Gençlere umut dolu bir gelecek sunmak, suçla mücadelede en etkili yöntemlerden biri olacaktır.