Dünya ekonomisi, ABD Başkanı Donald Trump'ın 2 Nisan'da açıkladığı gümrük tarifeleriyle adeta bir şok dalgası yaşıyor. Bu kararlar, ABD'nin ekonomi anlayışında köklü bir değişime işaret ederken, kısa vadede piyasalarda ciddi dalgalanmalara neden oldu. Peki, bu durumun uzun vadeli etkileri neler olacak? Tarihin tozlu sayfalarında benzer bir örnek akıllara geliyor: Osmanlı İmparatorluğu'nun 1838'de İngiltere ile imzaladığı ve gümrük vergilerinde büyük değişiklikler içeren Baltalimanı Ticaret Antlaşması.
Baltalimanı Antlaşması: Bir Dönüm Noktası
Baltalimanı Antlaşması, sadece Osmanlı ile İngiltere arasındaki ticareti düzenlemekle kalmayıp, aynı zamanda Osmanlı'nın küresel ticaret sistemine entegrasyonu açısından da bir dönüm noktasıydı. Bu antlaşma, imparatorluğun ekonomik rotasını derinden etkiledi. Peki, bu antlaşmanın imzalandığı dönemde dünya nasıl bir ekonomik atmosfer içindeydi ve bu gelişme Osmanlı ekonomisini hangi yola soktu?
19. yüzyılın başlarında dünya ticaretinde büyük dönüşümler yaşanıyordu. 18. yüzyılın son çeyreğinde İngiltere'de gerçekleşen Sanayi Devrimi, ülkeye muazzam bir üretim gücü kazandırmıştı. Bu üretim fazlası, İngiliz sanayicilerini yeni pazar arayışlarına itiyordu. İngiltere'nin dış politikası da tam bu ihtiyaca yönelik olarak şekillenmişti: Ucuz ham maddeye kolay erişim sağlamak ve üretilen mallar için geniş pazarlara ulaşmak.
Osmanlı İmparatorluğu ise aynı dönemde ciddi siyasi ve ekonomik sıkıntılarla boğuşuyordu. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın isyanı, merkezi otoriteyi sarsmış ve Osmanlı yönetimi bu krizi aşabilmek için İngiltere'nin desteğine ihtiyaç duymuştu. Ekonomik cephede ise Osmanlı, geleneksel "iaşecilik" anlayışıyla yönetiliyordu. Bu sistemin temel amacı, iç piyasada malın bol ve ucuz olmasını sağlamaktı. Bu nedenle, modern ekonomik anlayışın aksine, ithalat teşvik edilirken ihracat büyük ölçüde sınırlandırılıyordu.
Osmanlı ekonomisinde dikkat çeken bir diğer uygulama ise yed-i vâhid, yani tekel sistemiydi. Bu düzene göre, bazı temel malların alım satımı devletin yetki verdiği kişilerin kontrolündeydi. Ancak bu sistemin bazı ciddi sorunları vardı. Üreticiler, mallarını gerçek piyasa değerinden satamıyor, bu da iç piyasada dengesizliklere yol açıyordu. Öte yandan, İngiliz tüccarlar Osmanlı pazarına serbestçe giremedikleri için bu durumdan memnun değillerdi. Bir diğer sorun ise artan fiyatlara rağmen gümrük vergilerinin düşük kalmasıydı. Bu dengesizlik, Osmanlı hazinesi için önemli gelir kayıplarına neden oluyordu.
Baltalimanı Antlaşması'nın Maddeleri ve Etkileri
İşte tam da bu siyasi ve ekonomik çalkantılar içinde, İngiltere Osmanlı'ya Mehmet Ali Paşa isyanında destek verme karşılığında önemli ticari ayrıcalıklar talep etti. Sonuç olarak, 16 Ağustos 1838'de İstanbul'daki Baltalimanı Sahilsarayı'nda tarihi bir antlaşma imzalandı: Baltalimanı Ticaret Antlaşması. Bu antlaşma, Osmanlı ekonomisi açısından büyük etkiler doğuracak maddeler içeriyordu:
- İhracat yasakları ve yed-i vâhid usulü tamamen kaldırıldı. Yabancı tüccarlar her türlü malı serbestçe alma ve satma hakkına sahip oldular.
- İç ticarette malların nakli için alınan tezkireler kaldırıldı. Osmanlı memurlarının bu hükümlere aykırı davranması halinde cezalandırılacakları ve İngiliz tüccarlarının zararlarının tazmin edileceği garanti edildi.
- İngiliz tüccarlar Osmanlı mahsullerini yerli tüccarlar gibi alıp satma ve en imtiyazlı yerli tüccarla aynı oranda vergi ödeme hakkına sahip oldular.
- İhracattan alınacak gümrük vergisi %3 olarak kaldı. Ancak 1826’dan beri alınan çeşitli ek vergiler kaldırılarak bunların yerine %9 oranında tek bir vergi kondu. Bu vergi, malı iskeleye getirenden alınacaktı. Yani İngiliz tüccarı malı iskelede satın aldığında sadece %3 vergi ödeyecekti.
- İthalatta ise sadece %3 ithalat vergisi ve %2 oranında ek vergi alınacaktı. İthal malları ülkenin her yerine vergisiz gidebilecekti. Bu durum, Osmanlı tüccarlarının ülke içinde sattıkları mallar için %12 vergi ödemek zorunda kalmasıyla büyük bir eşitsizlik doğuruyordu.
- Boğazlardan geçecek İngiliz gemilerine hızlı bir şekilde izin verileceği belirtildi.
- Antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu’nun Asya ve Afrika’daki bütün topraklarında ve Mısır’da da geçerli olacaktı. Bu madde Sultan II. Mahmud’u antlaşmayı imzalamaya ikna eden önemli faktörlerden biriydi çünkü Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’daki tekel sistemi de bu antlaşmayla sona erekti.
Baltalimanı Ticaret Antlaşması'nın Osmanlı ekonomisi üzerindeki etkileri, iktisat tarihçileri arasında hala tartışma konusudur. Ancak genel olarak şu noktalarda birleşilmektedir: Antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nu İngiliz ve diğer Avrupa malları için açık bir pazar haline getirdi. Gümrük vergilerinin düşüklüğü ve ticaretin serbestleşmesiyle İngiliz sanayi ürünleri Osmanlı pazarına kolayca girdi. Yüksek maliyetler ve rekabet gücü düşüklüğü nedeniyle Osmanlı'daki yerli üretim bu rekabete dayanamadı ve büyük ölçüde gerilemeye başladı. Özellikle tekstil gibi alanlarda yerli üretim ciddi zararlar gördü. Bazı yazarlara göre antlaşma, Osmanlı sanayisinin "ölüm fermanı" oldu. Yed-i vâhidin kaldırılması başlangıçta tarımsal üretimi artırma potansiyeli taşısa da dış pazarlara açılma ve düşük gümrük vergileri nedeniyle Osmanlı tarımı da Batı'nın rekabetiyle karşı karşıya kaldı.
Düşük gümrük vergileri ve iç ticaretteki serbestleşme, Osmanlı Devleti'nin gümrük gelirlerinde önemli bir azalmaya yol açtı. Bu durum devletin maliyesini daha da zayıflattı. Devlet gelirlerindeki azalma ve artan harcamalar, Osmanlı'yı dış borçlanmaya yöneltti. 1856'da başlayan dış borçlanma süreci, Osmanlı ekonomisini daha da dışa bağımlı hale getirdi ve 1875'te moratoryum ilan edilmesine ve 1881'de Duyun-i Umumiye İdaresi'nin kurulmasına kadar uzandı.
Yeni Gümrük Vergileri: ABD İçin Bir Dönüm Noktası mı?
Bir zamanlar gümrük tarifelerinin düşürülmesiyle küresel ticarete hız kazandıran Baltalimanı Antlaşması, kimi tarihçiler tarafından "Osmanlı'nın ölüm fermanı" olarak tanımlandı. Şimdi ise tarih bize şu soruyu sorduruyor: Gümrük tarifelerini artırarak küresel ticarete ket vuran ABD Başkanı Donald Trump'ın 2 Nisan 2025'te açıkladığı kararlar, ileride "ABD'nin ölüm fermanı" olarak anılacak mı? Bu sorunun yanıtını vermek için henüz çok erken. Ancak tarihe bakınca görülen, ticaretin yönünü değiştiren her büyük kararın uzun vadede büyük sonuçlar doğurduğu.