Türkiye'den Pakistan-Hindistan Gerilimine Barış Eli!
Gündem

Türkiye'den Pakistan-Hindistan Gerilimine Barış Eli!


09 May 20255 dk okuma57 görüntülenmeSon güncelleme: 15 December 2025

Türkiye, uluslararası arenada yürüttüğü barış diplomasisi çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek Pakistan-Hindistan arasındaki gerilimi azaltmaya yönelik adımlar atıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile gerçekleştirdiği görüşme, Türkiye'nin bölgedeki gerginliğin tırmanmasını önleme konusundaki kararlılığını ortaya koydu. Bu yaklaşım, Türkiye'nin sadece sözde kalan bir barış söylemi değil, somut adımlarla dünya barışına katkı sağlama amacını taşıdığını gösteriyor.

Türkiye'nin Tarihi Sorumluluğu ve Barış Misyonu

Türkiye'nin barışın tesisine katkı sunma çabaları, ülkenin tarihi sorumluluğunun bir gereği olarak değerlendirilmelidir. Dünyada savaş için yeni cephelerin açılma ihtimali giderek artarken, özellikle Çin'e karşı planlanan stratejilerde Hindistan'ın ön plana çıkarılması dikkat çekiyor. Nükleer silaha sahip tek Müslüman ülke olan Pakistan'ın durumu ise, İsrail ve İngiltere gibi ülkelerin Hindistan'ı desteklemesine neden oluyor. Bu karmaşık denklemde Türkiye, itidal çağrıları yaparak ve barış diplomasisi yürüterek önemli bir rol üstleniyor.

Ekonomik Çıkarlar ve Savaş Ekonomisi

Dünyada savaştan beslenen bir ekonomik sistemin varlığı bilinen bir gerçek. Savaşın körüklenmesi olmadan bu sistemin ayakta kalması mümkün değil. Ancak, küçük yerel grupları silahlandırarak ülkelerin başına bela etme stratejisi, sürdürülebilir bir savaş ekonomisi olmaktan çıkmıştır. Bunun yerine, ülkeleri krize sokmadan ekonomik olarak zayıflatma girişimleri ön plana çıkıyor. Hindistan'ın Pakistan'a yönelik politikaları, askeri tehlikenin yanı sıra dini unsurları da bertaraf etme amacını taşıyor. Bu durum, vekillerin savaşından asillerin savaşına doğru bir evrilmeye işaret ediyor. Tek fark, ekonomik krizler yaratılarak yeni ticaret yollarının düzenlenmesi çabasıdır.

Ticaret Yolları ve Küresel Rekabet

Ekonomik güç, ticaret ile sağlandığından, ticaret yolları tarihin her döneminde önemini korumuştur. Bir Kuşak Bir Yol projesi sonrasında yaşanan anlaşmazlıkların bu güzergahlar üzerinden gelmesi tesadüf değil, ekonomik rekabetin bir sonucudur. Nükleer tehditlerin yapılması ise savaşın boyutunu ve cephesini büyütme çabasıdır. Türkiye, bu süreçte itidal çağrıları yaparak ve barış diplomasisi yürüterek zulme karşı durmaya çalışmaktadır.

Sonuç: Barış İçin Son Çağrı

Türkiye, bölgedeki gerilimi azaltma ve barışı tesis etme yönündeki çabalarını sürdürmektedir. Vekaleten değil, asaleten bir savaşın sahneye sürülmek istendiği bu dönemde, kıvılcımın yeri belirlenmiş olsa da, henüz yangın başlamadan söndürülmelidir. Türkiye'nin barış diplomasisi, bölgedeki istikrarın sağlanması ve insanlık için daha güvenli bir geleceğin inşa edilmesi adına hayati bir öneme sahiptir.