Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma sonrası mal rejiminin tasfiyesi davalarında emsal teşkil edecek bir karara imza attı. Karara göre, eşler arasında yapılan mal devirlerinin "bağış" olarak kabul edilebilmesi için, bağış iradesinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıkça belirtilmesi gerekiyor. Bu karar, mal paylaşımı davalarında yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir.
Mal Paylaşımında Bağış İddiası: Yargıtay'dan Kritik Uyarı
Aydın'ın Kuşadası ilçesinde görülen bir mal rejiminin tasfiyesi davasında, yerel mahkeme, boşanma dosyasındaki ifadeleri dikkate alarak mal devrinin bağış niteliğinde olduğuna hükmetmişti. Mahkeme, kooperatif hissesinin kişisel mal olduğunu ve davacının bu mal için katılma alacağı talebini reddetmişti. Ancak Yargıtay, bu kararı bozarak, bağış iradesinin açıkça ortaya konulması gerektiğine vurgu yaptı.
Davacı erkek vekili karara itiraz ederek istinaf yoluna başvurdu. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi, istinaf talebini reddetti. Bunun üzerine dosya, temyiz başvurusuyla Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin gündemine taşındı.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi dosyayı temyiz incelemesi neticesinde bozma kararı vererek şu değerlendirmede bulundu: "Dairemizin uygulamalarına göre, duraksamaya yer vermeyecek şekilde bağış iradesini ortaya koyacak beyan ve davranış yoksa, salt davacı adına kayıtlı taşınmazın daha sonra davalıya devredilerek davalı adına tescil edilmesi işlemi, tek başına bağış olarak kabul edilmesi için yeterli değildir. Bu itibarla eldeki davada dava ve cevap dilekçesindeki beyanların bağış iradesini gösterir nitelik taşımadığı, esasen beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, taşınmazın davalı eş adına tescil edildiği anlaşılmakla, Mahkemece bu yön gözetilmeksizin taşınmazın davalıya bağışlandığının kabulü de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir."
Eşler Arası Mal Devri: Hangi Durumda Bağış Sayılır?
Yargıtay'ın bu kararı, eşler arasındaki mal devirlerinin hangi şartlarda bağış olarak kabul edileceğine dair önemli bir ölçüt sunuyor. Karara göre, mal devrinin bağış sayılabilmesi için:
- Bağış iradesinin açıkça belirtilmesi: Eşlerin, mal devrini yaparken bağış niyetinde olduklarını açıkça ifade etmeleri gerekiyor. Bu ifade, sözlü veya yazılı olabilir.
- Şüpheye yer bırakmayan kanıtlar: Bağış iradesini destekleyen somut kanıtların bulunması gerekiyor. Örneğin, noterde düzenlenen bir bağış sözleşmesi veya tanık ifadeleri bu türden kanıtlar olabilir.
Aksi takdirde, sadece malın diğer eşin üzerine devredilmesi, tek başına bağış olarak kabul edilmiyor. Yargıtay, bu tür durumlarda, devrin evlilik birliğinin gerektirdiği dayanışma ve güven ilişkisi çerçevesinde yapıldığına hükmediyor.
Avukatlar Ne Diyor? Kararın Önemi Nedir?
İstanbul Barosu avukatlarından Fatih Karamercan, kararı değerlendirerek, eşlerin evlilik birliği içinde sıklıkla dayanışma ve güven esasına dayanarak taşınmazları birbirlerinin adına tescil ettirdiklerini belirtti. Karamercan, "Yargıtay’ın yerleşik uygulaması, dosyada bağışı çağrıştıran açık bir irade beyanı bulunmadıkça, bu tür işlemleri bağış kapsamında değerlendirmemektedir. Bu karar da bu çerçevede, hakkaniyete ve mevcut hukuk doktrinine uygun bir içtihattır." ifadelerini kullandı.
Bu karar, özellikle boşanma davalarında mal paylaşımı konusunda yaşanan anlaşmazlıkların çözümünde önemli bir rol oynayacak. Eşler arasındaki mal devirlerinin bağış olarak kabul edilip edilmeyeceği konusundaki belirsizlikleri ortadan kaldırarak, daha adil ve hakkaniyetli kararların verilmesine katkı sağlayacak.
Yargıtay'ın bu emsal kararı, mal paylaşımı davalarında yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Kararın, benzer davalarda emsal teşkil etmesi ve hukuk uygulamasında önemli değişikliklere yol açması bekleniyor.